9 Şubat 2023 Perşembe

Sarsıldık ve Sarsılmaya Devam Ediyoruz

Deprem, insanın başına gelebilecek en büyük afetlerden birisidir. 1999 Gölcük depreminden sonra Türkiye ondan daha şiddetli bir depremle karşı karşıya kaldı. 2023 her ne kadar umutla başlasa da bu yıl ülkemiz tarihi açısından unutulmayacak büyük bir deprem faciası ile karşı karşıya kaldık. Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesi merkezli deprem 10 ilimizi etkiledi ve on binlerce insanımızın hayatını kaybetmesi ile sonuçlandı.Türkiye'nin her yerinden koliler dolusu yardım, para ve kan bağışı bölgeye gönderildi. Yalnızca ülkemizde değil  dünyada da büyük bir yardım kampanyası başlatıldı. Bu kampanyanın başını kardeş ülke Azerbaycan çekti. Onu İsrail ve diğer komşu ülkeler takip etti. Düşmanlar dediğimiz Yunanistan ve Ermenistan bile bu yardım çığlıklarına sessiz kalmadı. Bütün kıtalardan akın akın yardım aktı bu güzel ülkeme ...  
 Mesafeler dinlemeyen gönüllüler Türkiye 'nin yaralarını sarmak için mücadele ettiler ve etmeye devam ediyorlar. Söz konusu "insan" olunca bütün ayrılıklar ortadan kalktı adeta! Barış için bir umut doğdu içimde keşke bütün insanlar hep birlikte mücadele edebilse ve kardeşçe yaşayabilse bu yer kürede! 
Yıllarca düşmanca tavırlar ile Türk siyasi gündemini meşgul eden Yunanistan 'da bir televizyon kanalı , Kahramanmaraş'ta meydana gelen depremin görüntüleri ve "Şevval Sam 'ın" ben seni sevduğumu performansı ile yayına başladı. Sürekli bizi tehdit edip uluslararası sularımızı ve KKTC'ye yönelik söylemleri ile bize kin tutan Yunan siyasileri bugün "komşu" hakkını vermeye geldi. Bu gelecek için oldukça önemli olan bir konu. 
Depremler 7.7 ve 7.5 şiddetinde olmak üzere iki defa meydana geliyor ve onbinlerce insan vefat ediyor. Her saniye bu sayılara yenisi ekleniyor. En son depremi İzmir ve Elâzığ 'da yaşamıştık o zamanlar insanlar deprem konusunun önemli olduğuna ilişkin olarak saatlerce konuştu. Jeoloji uzmanları bu konunun "Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığı" kadar önemli olduğunun altını çizdi. Bugün de aynı konuşmalar yapılıyor ve büyük ihtimalle 1-2 hafta içinde hepsi rafa kalkacak, olan bu bölgelerde yaşayan yaklaşık 30 milyon insana olacak. Üzerine düşen görevi yerine getirmeyenler bunu yine "kader" 'in üstüne atacaklar ve sorumlular elini kolunu sallayarak gezmeye devam edecekler. Japonya'da sık sık şiddetli depremler yaşanıyor ama neredeyse hiçbir bina yıkılmıyor. Bunun nedeni depreme dayanıklı şehirler inşa ediliyor olmasından kaynaklanıyor. Türkiye 'de ise bu tamamen kadere bırakılmış durumda... Oysa kader bildiğiniz kader değil. Önce önlem alınmalı ardından tevekkül edilmelidir. Biz sadece tevekkül edip sessizce ölümü bekliyoruz. Bir de bu deprem günlerinde sürekli verilen "yağma" ve "hırsızlık" haberleri insanların ne kadar "hain" olabileceğini tekrar gözler önüne seriyor.
Koyun can derdinde kasap et derdinde...
 

9 Nisan 2019 Salı

Siyasete Din Süsü Vermek


Türkiye Cumhuriyeti laik düzen üzerine kurulmuş olsa da , halkın geneli "muhafazakar" olarak tanımlanan İslamcı kişilerden meydana gelmektedir. Osmanlı Devleti zamanında ülkenin bir nevi İslam Ülkesi olması nedeniyle Türk milleti de İslami bir çok değeri bünyesinde taşımaktadır. 
Cumhuriyet'in ilk yıllarında yaşanan bazı talihsizlikler ve daha sonra ülkenin laik yönetimi ihtiyacı olduğu ve batılılaşma programı Türk milletini iki arada bir derede bırakmıştır. 
Ülkede kime sorarsanız sorun "gerçek manada şeriata" karşı olmadıklarını söylerler. Ancak birileri din ile siyaseti az olsun yaklaştırdı mı laiklik elden gidiyor diye feryat figana başlarlar. Bu heyecanlı süreçte halk ikiye bölünür bir taraf koyu şeriatçı (çoğu zaman şeriatın ne olduğunu bile bilmeyen bir kesim) bir taraf ise koyu laikçi (Laiklik kavramını hala tam olarak çözemeyen bir kesim) ...
Sonra olay yılan hikayesine döner. Sonra karma karışık yapılar , terör örgütleri ortaya çıkıverir. Allah der adam öldürür bunu da "islam" adına yaptığını sayar. Oysa kelime itibariyle barış olan İslam asla insan öldürmeyi meşru görmez (savaş vs. durumlar hariç)...
Ak Parti ilk kurulduğunda bu ülkedeki en büyük problem "laiklik elden gidiyor , irtica geliyor" diyen bir grubun var olmasıdır. Bunu diyenler daha çok CHP ve sol görüşlü partilerin tabanlarıydı.  İşin ilginç tarafı CHP olmasa AK Parti siyasete giremeyecekti. Ak Parti ilk iş olarak bu sözlere inat "başörtüsü yasağını " kaldırdı. Başörtüsü demokratik bir ülke için oldukça sıkıntılı bir durumdu. Ancak işin tuhafı bazıları kendilerine asla demokratik ve demokrasiyle ilişkilendirmezler başörtülerine dokunulduğunda ise demokrasiden bahsederler. Güzel dedik özgürlük olsun herkes istediğini giysin. Sonra birden bir şey daha oldu. Açılışlar duayla, besmeleyle yapılır oldu. Buraya kadar insanlarımız ülkenin İslami değerlere sahip çıkması yönünden hukümeti desteklemeye başladı. Sonra mitingler Kur'an'ın meydanlara getirilmesi vs. Aman dedik ne iyi insanlar Allah'ı topluma tekrar hatırlatıyorlar. Güzel peki sorun nerede bir müddet sonra İslami açıdan maşallah dediğimiz insanlar İslam için yaptıkları işleri reklam yapmaya ,  siyaset aracı yapmaya başladı.

Bugünlerle Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş görevine başladı.  Adam ülkücü camianın kalbinden gelmiş, her ortama girişinde selam vermesi , İnşallah sözünü çok kullanmaya başlaması insanlarımızın dikkatinden kaçmadı. Keza İstanbul BB Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu'nun Kur'an okuması da halk tarafından sempatiyle karşılanmasına sebep oldu. CHP Sol kimliğinden ödün verdi gibi geliyor bana. Diyeceksiniz CHPliler kafir değil ya onlar da Müslüman ne  var bunda? Bunda şöyle bir nokta var. CHP laikliğin kalesi olarak atfedilebilecek bir parti iken dini figürlerle siyaset yapmaya başlayan bir parti konumuna dönüşüyor. Aslında yine sağcılar kazandı diyebiliriz çünkü CHP eski yapısından oldukça uzakta yer alıyor. Kabul etmelisiniz ki bu ülkede oy kazanmak için ya sağcı olacaksınız ya da iyi bir Müslüman görünümünüz olacak. Yüzde 90 ı tahminen Müslüman olan bir ülkede kimse dine karşı tepkili birilerini başında görmek istemez. Hepimizin inandığı bir Allah var ve başımız sıkışınca da olsa ondan yardım istiyoruz. Ülkemiz laiklik kavramıyla yıllarca barışamadı çünkü laiklik bir ülkede farkı din gruplarının çok olduğu takdirde iş görebilir. Bizim ülkemizin yalnızca yüzde 10 u gayri müslim diyebiliriz. Laikliğin din ve devlet işlerini birbirinden ayrı tutması onu tamamen dinsiz bir şey yapmaz.Ancak din (Özellikle İSLAM) her tarafı kapsar. İslamiyet Hristiyanlık gibi bir anlayışa sahip değildir. Tahrip olmuş İsevilikte biliyorsunuz sadece Pazar günü (çoğu mezhebi esas alınarak) ibadet etme  günüdür. İslam da ise günün 5 vakti ibadet zamanıdır. Ayrıca İslamda her konuya ilişkin ayrıntılı bilgiler Kur'an ve Hadis kaynaklarıyla belirlenmiştir. Devletin nasıl yönetileceğinden tutun da bir çocuk nasıl yetiştirilmelidir sorusuna kadar. İslam bize zaten özgürlük vermiş. Şeriat denildiğinde hemen akla koyu uçlardaki iki ülke geliyor. Birisi Suidi Arabistan , diğeri ise İran ... Birbirlerinden nefret eden iki kardeş ülke... Kardeş diyorum çünkü Müslümanlar kardeştir. Mezhebi , dili , kültürü farketmez. 
Şeriattan korkmayın ancak birilerinin sizi Allah adına aldatmasından korkun...
Laiklikten de korkmayın ama doğru laiklikten , dinlere eşit yaklaşan laiklikten tıpkı YENİ ZELANDA'da olduğu gibi bir laiklikten korkmayın. 

Saygılar

2 Nisan 2019 Salı

ALIŞTIK MI ? ALIŞTIK!


Türkiye seçimini yaptı. Kesin olmayan sonuçlara göre üç büyük şehir CHP 'nin yönetimine geçti. Hemen tartışmalar peşi sıra gelmeye başladı. Özellikle İstanbul'a ilişkin seçim sonuçlarında hata olduğunu iddia eden AK Parti yöneticileri seçim pusulalarının tekrar kontrol edilmesini istediler. Bu süreçte İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazandığı görülen EKREM İMAMOĞLU, Anıtkabir'i ziyaret ederek hatıra defterine İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR  BELEDİYE BAŞKANI yazarak imza attı. Milli Savunma Bakanlığı ise bu ziyaretin hiç bir resmi prosedüre uymadığını belirtti. Her sene olduğu gibi bu sene de seçim sonuçlarına itirazlar ortaya çıktı. En çok konuşulan itiraz ise İSTANBUL çünkü , oy oranları birbirine oldukça yakın. AK Parti cephesi bu sürece Ankara'yı da eklemek istese de Ankara 'da seçim sonucunun değişme olasılığı pek görünmüyor. Yine insanlar birbirlerini kırmaya başladı. İki taraftan da anlayışsız insanlar peydah oldu. Her seçim olduğu gibi bu seçimde de kaybeden kaybettiğini kabul etmek istemedi. Geçtiğimiz seçimlerde CHP bu seçimler de ise AK Parti...

            Oy çalındı iddiasını asla kabul etmek mümkün değil. Ancak yanlışlıklar söz konusu olabilir. Sorumsuz insanlar sandık başına konuyorsa ve bu insanlar yanlışlık yapıyorsa (bilmeyerek ) burada şunu düşünmekte fayda görüyorum. Geçtiğimiz seçimler ne kadar doğruydu? Geçtiğimiz yıllarda CHP ve ya diğer muhalif partiler asla seslerini bu kadar yükseltemediler. Çünkü egemen güç onlardan asla yana değildi. Ben gazeteciyim bugün egemen güç kimse onu eleştireceğim. İyi ya da kötü AK Parti bu ülkeye olumlu çok şey kattı ancak biraz halkı kutuplaştırdı. Bu kutuplaştırma halkın ters tepmesine sebep oldu. Ömründe CHP'ye oy vermeyecek adamlar bile sırf AK Parti'nin ayrıştırıcı tutumundan dolayı o sandığı gidip küfrede küfrede CHP'ye oy verdi. Bu seçimi CHP kazanmadı , Ak Parti kaybetti. Ayrışmak istemiyor artık bu toplum. Bizden olmayan "terörist"  damgası yesin istemiyor.

        Ak Parti için bazı söylenen sözler benim de canımı sıkıyor Ak Parti Ankara için ne yaptı? diyenler beni çok şaşırtıyor. Eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in yaptığı hiç mi güzel şey yok ALLAH aşkına dedirtiyorlar insana. Yiğidi öldür ama hakkını yeme...
Beni en şaşırtan şey AK Partinin Şırnak gibi bir şehirde yüzde 60 oranında oy olarak belediyeyi kazanmış olması... PKK'nın temsilcisi gibi hareket eden HDP bu sefer halktan yeterince destek alamadı. Artık normalleşme süreci başlamış oldu ülkemizde...Kürtler de bu ülkenin kendi ülkeleri olduğunu anladılır.

seçim sonuçları için tıklayınız



27 Ekim 2018 Cumartesi

#Donuyoruz !

"Tunceli'nin Nazimiye ilçesi kırsalındaki operasyonda 2 askerimiz donarak şehit oldu. Valilikten yapılan açıklamada askerlere 'hipotermi tanısı' konduğu söylendi. "  (Sözcü internet sitesinden alıntılanmıştır.)

(Görsel Sözcü'den alınmıştır)

Yine Türk milleti olarak ciğerlerimiz dağlandı.İki askerimiz hava koşulları nedeniyle şehit oldu. Peki neden? Biz rahat uyuyabilelim diye... Söylenecek yazılacak söz yok artık. Hergün askerlerimiz şehit oluyor maalesef kimse bunun önüne geçemiyor. Hâlâ Pkk , terör sempatizanı insancıklar (!) ve siyasi ayakları Türkiye'ye küfrederken utanmadan bu milletin ekmeğini yiyip suyunu içebiliyor. Dost gibi davranıp sırtımızdan vuranlar da az değil. Terör bitsin diye atılmaya çalışılan bütün adımlar terörü daha da besliyor adeta... Hz.Ali efendimizin o güzel sözü aklıma geliyor. O güzel Emir el Muminin şöyle buyurdu :"Herşeyi affediniz ama vatana ihaneti asla affetmeyiniz". Bugün ise o vatan hainlerinin temsilcileri meclisimizde... Bizim verdiğimiz vergilerle aldıkları maaşlarla pkk nın sözcülüğünü yapıyorlar. Buna da kimse dur demiyor /diyemiyor. Vatan evlatlarımız gencecik kardeşlerimiz bu hainler yüzünden bugün hayatlarını kaybediyor. Kimisi bir çatışma da kimisi ise elverişsiz koşullarda. 

Sarıkamış şehitleri gibi bu askerlerimiz Tunceli halkını terör belasından bir nebze olsun korumak için çıktıkları yolda bir kurşun dahi atamadan hakka yürüdüler. O zaman  (sarıkamış olayı) imkan yoktu. Askerlerin ne giyeceği ne yiyeceği vardı. Peki bugün ? İmkanlar yetersiz mi ? Önlem alınamaz miydi? Bu soruların cevabını zaman gösterecek!!!

#Donuyoruz Hashtegi Twitterda TT'ye Girdi 

Türk milleti yaşanan bu üzücü olaya kayıtsız kalmadı. Onbinlerce kullanıcı twitter hesaplarından #Donuyoruz hashtegi ile fikirlerini paylaştı. #Donuyoruz TT'ye girdi. En son rakam 26 bin twit. Türkiye sesini twitterdan duyurdu. Hükümete tepkilerin dile getirildiği twitlerde saraya yüklenildi.Bazı kullanıcılar ise bedelli askerlik sırasında bekleyen askerler ile iki şehidin fotoğrafını yan yana koyarak bedelli askerlik uygulamasına karşı çıktı. Facebookta ise suriyeli mülteciler deniz keyfi yapsın bizim askerlerimiz şehit olsun tarzında içerikler atıldı. Son zamanlarda yaşanan bu olaylar akla yeniden mi çözüm süreci başlayacak sorusunu getiriyor. Geçtiğimiz günlerde MHP ve AK Parti arasında yaşanan af ve andımız tartışmaları iki partinin arasını açmıştı. Bunu fırsat bilen HDP eş başkanı  Sezai Temelli , Cumhurbaşkanı Erdoğan'a çözüm sürecine yeniden başlanması için teklifte bulunmuştu. 

AKP Kan Kaybediyor

Ak Parti yaşanan ekonomik krizler ve mülteci meselesinde halkı ikna etmiş gibi görünmüyor. Eğer çözüm süreci tekrar başlarsa bu AK Partinin sonunu getirebilir.Ak Partinin andımız mevzusundaki düşünceleri de milliyetçi kesimi rahatsız etmişti. Herşeyi zaman gösterecek.


26 Ekim 2018 Cuma

Klavye soytarıları !

Dün akşam facebookta dolaşırken oldukça sevindirici bir habere denk geldim. Haberde :"Dünyaca ünlü İrlandalı kadın şarkıcı Sinead O'Connor Müslüman olduğunu açıkladı.

Dünyaca ünlü İrlandalı kadın şarkıcı Sinead O'Connor Müslüman olduğunu açıkladı."

Bir müslüman olarak buna sevinmemek mümkün değil.O'connor twitter hesabından müslüman olduğunu açıklamış ayrıca ezanı farklı bir yorumla okuduğu videoyu da hesabından takipçilerine paylaşmış bulunuyor. "Oda Tv" isimli haber sitesi de bu haberi facebook üzerinde verdiği linkle okuyucularına paylaştı. Ben de insanlarımızın bu konuya ilişkin olarak fikirlerini okudum ve okuduklarım beni oldukça üzdü. Müslüman bir ülkede bu kadar din düşmanının olduğu aklıma gelmezdi. Yorumlarda hem hıristiyanlık hem de Islam kötüleniyordu. Bu kadının yaptığı da onlar için sadece "reklam"dı. İnanmıyor olabilir bir insan ancak başkasının inancına affedersiniz "b'k" demeye hakkı yok.
Bu yazıyı yazarken aklıma yeni bir fikir daha geldi. Acaba bu büyük değişim ünlü sanatçının twitter takipçilerini de etkileyecek mi ? Mesela takipçi sayısında bir değişim olacak mı?  Bunu gözlemlemeliyim.
Bugün ayın 26'sı ve şu an takipçi sayısı :
13.7 B

Bu arada ismini Şüheda olarak değiştirmiş...
Bakalım bu sayıda bir değişim olacak mı? Bunu zaman gösterecek...

25 Ekim 2018 Perşembe

Zamanı Yönet (eme)mek !

Zaman insanlara verilmiş en büyük emanettir. Ancak maalesef insanlar olarak zamanımızın ,bu kıymetli emanetin, değerini yeterince kavrayamıyoruz. Elimize aldığımız sanal dostlarımız (!) bizi işlerimizden alıkoyuyor. Facebook,  youtube , instagram derken her yerimiz işgal altında. Zamanımızı o kadar hızlı tüketiyoruz ki artık sıkılmaya bile zaman bulamayacak hale geliyoruz. Planlarımız projelerimiz  bu sosyal dostlarımızın dışında kalıyor ve maalesef zamanımız bunların hiçbirini yapmaya yetmiyor. Adeta bir tüketim çemberi içerisinde sürekli zamanı tüketiyoruz. 7/24 sürekli sanal bir dünyanın içerisinde yaşayan insanlık artık gerçeği de göremiyor. Sanal dünya bizi gerçek dünyanın tüm yapılarından uzaklaştırıyor.

Dostluklarımız , arkadaşlıklarımimiz,  aile yapımız her şey sanal bir dünyanın içerisinde sıkışmış duruyor. Artık sohbetlerimiz bile eski tadı vermiyor konuşacak anlatacak hiçbir şey bulamıyoruz. Çünkü zaten sosyal medyada biz sürekli o kişileri görüyor ve sürekli onların yaptıkları paylaşımlardan onların bu aralar neler yaptığını çok iyi biliyoruz ve onların da bize bunları anlatmasına ihtiyaç duymuyoruz.

Zamanımız sosyal mecralarda akıp gidiyor. İletişim aracı olan bu nimetler maalesef iletişimsizlik aracı haline geldi. 


24 Ekim 2018 Çarşamba

İşte bu !

Bu aralar sosyal medya dünyasına olan ilgim artmaya başladı. Okuduğum bölümün bunla doğrudan bir ilişkisi olabilir. Yeni medya bölümü ismi her ne kadar " yeni " kavramının neyi kastettiği tartışması çevresinde literatür oluşturmaya odaklansa da benim şahsen anladığım ' web sitesi , dijital oyun , sanal dünya ve sosyal medya' kavramları... Bugün neden yazı yeteneğimi geliştirmiyorum diye düşündüm. Hazırda bulunan bloglarıma yazılar yazarak yazma yeteneğimi arttırabileceğimi düşündüm. Bloggerı kullanan bilir mobilde yazı yazmak oldukça zordur. Ancak bugün blogger proyu buldum. Bu uygulama blog yazılarımızı mobile uygun hale getiriyor. Yazmak için oldukça iyi bir sebep...